15 Kasım 2015 Pazar


CİNDER - MARİSSA MEYER


Kitap Adı: Cinder (Bir Ay Günlüğü #1)
Orijinal Adı: Cinder (The Lunar Cronicles #1)
Yazar: Marissa Meyer

Tür: Fantastik, Genç yetişkin
Yayınevi: Artemis
Basım Yılı: Aralık 2014

Puanım: 4



Arka kapak tanıtımından alıntı:

Gelecekte bile, hikâye "bir varmış bir yokmuş" diye başlıyor… İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin'e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil. Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya'yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya'nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…
Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai'in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya'nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda... Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?



Klasiklere yeni bir bakış açısıyla bakmaya ne dersiniz? Marissa Meyer yazdığı Ay Günlüğü serisi ile herkesçe bilinen masallara dair bir şeyler bulabileceğimiz, fantastik bir dünya oluşturarak, bizi çocukluğumuzdan yakalamış. Şahsen ben klasik masalları hep sevmişimdir. (Tek sevmediğim işe yaramaz prensleridir:)) Yazar serideki her kitapta ayrı bir masal kahramanından esinlenerek kitapları uyarlamış. Seri dört kitaptan oluşuyor ve bizde ilk üç kitabı yayınlandı: Cinder, Scarlet, Cress. Winter ise son kitabı ve serideki kitaplar birbiriyle bağlantılı. İlk kitabımız Sindirella yani Külkedisi'nin uyarlaması. Cinder (kül) kitap ismi de buradan geliyor.

Kitabın dili akıcı, bu türü seven her yaş kesimi rahatlıkla okuyabilir ve hikayeye sağlam bir kurguya sahip. Düşlenen ülke, zaman dilimi, kişiler ve konuşmaları ustaca yazılmış. Hal böyle olunca sayfalar kolayca akıp gidiyor. Hatta tasvir ve ayrıntıyı sevdiğimden; bazı yerlerde keşke daha fazla detaya inseymiş dediğim oldu. Ay ülkesi, sayborglar ve Yeni Pekin ile ilgili kısımlar gibi.

Başlarda konuda hafif bir durağanlık var ama beni kesinlikle rahatsız etmedi. Kitap kendini çabuk toparlıyor ve diğer kitaplara yol açıyor. Cinder kesinlikle önereceğim bir kitap, serinin diğer kitapları da aynı kalitede hatta daha üst seviyede ;)





   Gelelim konumuza. Hikayemiz geçmişin farklı bir versiyonundaki Dünya'da başlıyor. Şöyle ki, yıllar önce büyük bir dünya savaşı daha yaşamışız ve sonucunda teknoloji, ülkeler, yönetim vs. şimdikinden çok farklı bir hale gelmiş. Doğu Uluslararası İmparatorluğu'nun başkenti Yeni Pekin'de olaylar başlıyor. Ana karakterimiz Linh Cinder genç yaşına rağmen ülkesinde robotlar ve sayborglar ile ilgili teknik konularda kendini göstermiş yetenekli bir mekanik ustası. Aynı zamanda kendisi de bir sayborg yani vücuden yarı insan. Daha pek çok özelliğini göreceğiz ki en önemlisini büyük ihtimal siz Cinder'den daha önce anlayacaksınız ve kabulleneceksiniz. Cinder yasal vasisi olan üvey annesi ve iki kız kardeşiyle birlikte yaşıyor. Kardeşlere takılmadım ama üvey anne bildiğiniz eski türk filmlerinden fırlamış şirret ve duygusuz kadın tipi. Bir de İko var ki her daim yanınızda olmasını isteyeceğiniz süper ötesi sevimli ve yetenekli arkadaşı. Kendisi favorimdir.

   Ülkenin veliaht prensi Kai, Cinder'in pazardaki dükkanına kişisel robotunu tamir ettirmek için gelir. Prensimiz ve Cinder bu şekilde kısaca tanışıyor. Tabi Cinder öyle aygın baygın olmasa da prensten biraz etkileniyor. Kendisini takdir ettim. Ülkede hatta tüm dünyada ise gittikçe büyüyen ölümcül bir veba salgını var. Cinder'in kız kardeşi Peony'nin veba kaptığı Cinder'leyken fark ediliyor ve karantinaya kapatılıyor. Bunun üzerine Cinder annesi tarafından vebanın tedavisini bulmak için kobaylar alan kraliyet araştırmacımız doktor Erland'a gönderiliyor. Asıl hikayemiz ise bundan sonra başlıyor. Cinder burada doktor Erland ile yeni şeyler keşfediyor. Kai ile daha fazla karşılaşıyor ve istemeden de olsa kimi gerçekler saklanıyor, tercihler yapılıyor.

   Kai'nin babası yani imparator da vebaya yakalanmış durumda. Ülkenin başına geçebilecek tek veliahtda prensimiz. Doğal olarak yaşı itibarıyla kendini hazır hissetmiyor. Güçlü ve ne istediğini bilen bir prens olmamasını ben pek yadırgamadım. Onca sorunun içinde ne de olsa başında extradan bir de, Dünya'yı işgal için uygun anı kollayan, Ay ülkesi belası var. Evet Ay'a da el atmışız bu arada, dahası orada özel güçleri olan kişilerden bolca var. Güçlerini kötüye kullanma olanakları nedeniyle Dünyalılar tarafından hiç sevilmiyorlar. Kraliçeleri ise son derece kurnaz ve açgözlü kötü karakterimiz Levana.

   Kesinlikle Yeni Pekini ve Külkedisine müthiş vasıflar yüklenmesini sevdim. Cinder'in, devam kitabı olan Scarlet'ı size aldırtacağına inanıyorum ki ben ikinciyi daha fazla mı sevdim ne! Yeni bir Ay Günlüğü'nde buluşmak üzere.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder