ÖLÜMLÜ YÜREK - ROBİN LAFEVERS
Kitap Adı: Ölümlü Yürek (Ölüm'ün Hizmetkârları #3)
Orijinal Adı: Mortal Heart (His Fair Assassin #3)
Yazar: Robin LaFevers
Seri çevirmeni: Taylan Taftaf
Tür: Fantastik, tarihi
Yayınevi: Dex
Basım Yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 566
Puanım: 4,5
Arka kapaktan:
"Annith kız kardeşlerinin manastırdan gidişini izledi hep. Doğuştan özel yeteneklere sahip bu kızlar, Ölüm Tanrısı’na hizmet eden suikastçılar olmak üzere manastırın yüksek duvarlarının ardına uçup gittiler.
En yakın iki arkadaşı Ismae ile Sybella’nın gidişini izlemek, kendi yeteneğini hâlâ keşfedememiş olan Annith için çok zordu. Kesfini nihayet gerçeklestirdiginde ise yeteneğinin onu manastırdan çıkmak yerine bu duvarların arasında kalmaya zorlayacağını öğrendi ve kadere rest çekme cesaretini gösterdi. Ülkesinde savas rüzgârları eserken, beklenmedik bir aşk usulca ona yaklaşırken ve yalanlar bir bir önüne serilirken… Annith hangi yolu seçecek?
Ölüm’ün Hizmetkârları serisinin, Ölümcül Merhamet ve Karanlık Zafer’den sonraki üçüncü kitabı Ölümlü Yürek ile yepyeni dügümler çözülüyor."
Ölümün Hizmetkârları serisinin son kitabı Ölümlü Yürek ile devam ediyoruz. İsmae ve Sybella'nın en yakın arkadaşı olan ve daima kendisi için dışarıda bir görev çıkmasını bekleyen Annith'in romanı.
Annith'i ilk kitaplardan tanıyoruz tabi; itaatkâr, sessiz, yardımsever, kapı dinlemeyi ve gizli mesajları okumayı seven ölümün hizmetkârı. Annith'in fark etmediğimiz yönlerini de görüyoruz kitapta mesela ben Annith'in hırslı biri olduğunu düşünmemiştim yani başarılı, kendisi manastırı çok seviyor ama diğer kızlardan farklı olarak çok küçük yaşlardan beri orada olduğundan bir şekilde dış dünyayı da görmek istiyor. Baş rahibe ve diğerlerinin başarısını farketmesi için çalışıyor da çalışıyor tüm sınavlarda birinci oluyor ve bunu yeteneğine değil çalışmasına borçlu. Takdir ettim bu azmini ama gel gör ki Annith'e hâlâ bir resmi görev verilmeyince çareyi kaçmakta buluyor.
Kaçma sebebinde bazı durumlarında payı var, bunu kitaptan öğrenip hak vereceksiniz. Kaçmasının ertesi günü esir alınıp alıkonması da başka bir konu tabi :))

Annith manastırın onu yakalatıp geri göndermek ya da öldürmek için peşine birilerini gönderdiğini düşünüyor. Sürekli tetikte ama gene de Balthazar ve ekibine yakalanıyor ve onlardan kaçma fırsatı bulana kadar onlara eşlik ediyor. Zaman geçtikçe tuhaf işlerine de alışıyor ve yadırgamıyor durumunu. Ben bu Balthazar ve ekibine bayıldım ki aslında hepsi kötü varlıklar. Yani cidden kötü: hırsız, katil, yağmacı, hain, tecavüzcü... ne ararsan mevcut. (Ama kesinlikle farklı bir konu yakalamış yazarcığım.) Annith'i yakalayan Balthazar ise tam bir muamma... (sürprizzzzzz)
Kitapta Sybella, İsmae ve diğerlerini de görüyoruz. Annith kaçarak arkadaşlarına kavuşuyor, yeni planlara dahil oluyor ve düşes üzerine yapılması planlanan son büyük savaşa yardım ediyor.
Kayıplar, kazançlar, savaşlar ve stratejisi, aşklarıyla güzel bir kitap daha sizi bekliyor. Kitapta sürpriz üstüne sürprizle karşılaşıyoruz. Ve tabiki sıkılmıyoruz yani şahsen ben artık yazarın büyük takipçisiyim.
Kitapta kırdığım tek puan malum varlığın insan olması yani tamam insan olsun da sonrasında manastırın durumu ne olacak: bir tanrıya hizmet etmek ayrı bir insana insan etmek ayrıdır sonuçta. Ölümlü ölüm :( Bir de Annith'i yer yer çok pasif buldum manastırın empoze ettirmeye çalıştığı durumdan da olabilir gerçi bilemiyorum ama sonuçta o da işinde çok iyiydi daha bir güçlü dursa iyi olur gibime geldi. Kitabın sonunda toparlıyor kendini tatlım.