17 Haziran 2016 Cuma



KARANLIK ZAFER  -  ROBİN LAFEVERS




Kitap Adı: Karanlık Zafer (Ölüm'ün Hizmetkârları #2)
Orijinal Adı: Dark Triump (His Fair Assassin #2)
Yazar: Robin LaFevers
Tür: Fantastik, tarihi, genç-yetişkin
Yayınevi: Dex
Basım Yılı: 2014

Sayfa Sayısı: 448

Puanım: 5



Arka kapak alıntı:
"Genç, güzel ve zalim.
Sybella, Ölüm Tanrısı Aziz Mortain’in  manastırında bir suikastçı olarak eğitilmiş ve sonrasında Breton sarayına gönderilmişti. 
Şimdi çok tehlikeli bir görev için sarayın karanlık dehlizlerinde dolaşıyor. Yüzüne taktığı maske ile o artık, Ölüm’ün en tehlikeli silahı. Babasını gazabı ürkütücü ve kardeşinin tekinsiz sevgisi. Sybella her şeye rağmen, uğruna yaşayacağı bir amaç bulunuyor..."


   Ölümün hizmetkarları serisinin ikinci kitabınızla karşınızdayım. İlk kitaptan sonra seri tamamlansın diye beklediğimden ikinci ve üçüncüyü arka arkaya okuyabildim. Seri kitaplardaki en önemli sorunda bu değil mi zaten, tüm kitapların çıkmasını beklemek ya da daha kötüsü yayınevlerinin serileri yarıda bırakma ihtimalleri. Çok başıma geldi çoook. 

Karanlık Yürek'te ilk kitaptan tanıdığımız öfkeli, asi, tehlikeli güzelimiz Sybelle'nin hayatını okuyoruz. İlk kitapta kısmen de olsa tanımıştık onu ki kişiliği nedeniyle yaşadıklarını, çektiklerini baya merak etmiştim. Hangi sebep onu bu kadar psikopatlaştırmış derken yazar önümüze muhteşem bir hikaye koyuyor. Dram, savaş, komedi, suikastler, aşk... yok yooook kitapta.

  Kitapta öncelikle Sybelle'nin tek amacının D'Albret'i öldürmek olduğunu öğreniyoruz ki burada baya büyük bir spoiler var ama yazmıyorum kitapta görürsünüz. Baya baya nefret ediyor adamdan ve onun savaşçılarından. Rahibe onu saraya gönderince de gitmek için tek koşulu ya da umudu adamı öldürmek için izin verilmesi. Böylece saray da buluyor kendini.


  İlk kitabın sonunda kitabı buruk bitirmeme neden olan bir savaşçının ölmediğini görüyoruz. Düşes'in kaçması için savaşan adam D'Albret tarafından esir ediliyor ki bu ölmekten beter hale getirilmesi demek. Malum, D'Albret onun parçalarını düşese göndererek gözdağı verme derdinde. 

Sarayın zindanlarında o günü bekleyen savaşçıyı kurtarması için de Sybelle'e manastırdan mesaj gönderiliyor. Tabii kaçırma işinde yaşadığı birkaç pürüz nedeniyle kendini savaşçıyla birlikte onu düşese teslim etmek için yolda giderken buluyor. Önce adamı teslim edip sonra dönmeyi düşünüyor bir şekilde. Biz de Sybelle'nin saray yaşantısını, ailesiyle olan karmaşık durumları ve amacı için savaşmasını okuyoruz.Kitabın arasına aşk da yerleştirilmiş ve çok cıvık olmayan yerli yerinde bir aşk olmuş bence.

   

  Kitap benim beklentilerimi gayet karşıladı. İlk kitaptaki kadar çok olay yok diyen kişilere rağmen bence süperdi. Yani her kitapta bol aksiyon olacak diye bir derdim yok kitap kendini okutturuyor sağ olsun.

Seriye başlayanlar kesinlikle devam etmeli bence ve başlamayanlar fantastik tarihi bir kitap arıyorsanız lütfen ilk kitap olan Ölümcül Merhamet'ten seriye başlayın canlarım.





SPOİLER:

Kitapta Sybelle'nin yaşadıkları gerçekten büyük sorunlardır, çocukluğundan beri devam eden saldırılar ve korkular hatta kayıplar ona haklı bir intikam nedeni vermiş hem de kendi babası olan D'Albret'ten. Bu durum şaşırttı beni ve Sybelle'ye tam destek benden. Ve tabiki Canavar. Canım benim yaaaaaa yaşamasına çok sevindim. O ve onun güzel repliklerinden mahrum olmak baya kötü olurdu. Cesur, çirkin savaşçım benim. Sybelle baya uğraşıyor o koca devi ulaştırmak için Düşes'e. İkisi de özünde savaşmayı seviyor belki biraz da öldürmeyi :)) Bu yönüyle bile birbirini anlayıp destek vermeleri çok güzeldi. Sevdim bu ikilliyi ve Sybelle sevdiğim bir karakter olmasa kıskanabilirdim belki de






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder